27 Aralık 2008 Cumartesi

Dere: Biz Zaten Ölüyoruz

 Kuru,vaktini almış,uzunca bir ağaç.derenin eski dostu olduğu belli.bu kurak mevsimde cılızlaşmış,biraz bulanık dere.oğlan derenin nerden başladığını yada nerede bittiğini bilmiyor.umurunda değil zaten.derenin yanındaki şuan bulunduğu yer onun için kafi.çünkü papatyalar.papatyalar iri ve güneşe çalan sarı başları var.beyaz yaprakları ise garip.her zamanki gibi.kopuyorlar.teker teker,sırasız.ve oğlanın başı dönüyor sessiz.başı ağrıyor oğlanın.ama hiç bağırmaz,hiç bağırmadı.ve güneş.o kızıllığı varya güneşin.o kızlığı varya bakirelerin anlamsız kanındaki kızıllık.bir kulağından giriyor tüm herşey ötekisinden çıkıyor.
  İrkiliyor oğlan bembeyaz birisinin karşısında.çok küçük beyazlı olanı.çok çok küçük.ama yanlızca öyle gösteriyor.kalçaları düzgün,oval.göğüsleri çok hoş ama dudaklarını söndürecek kadar değiller.belki vakit diyor oğlan.belki vakit bir kaç yataktan kurtarır bizi belki sen beni seversin belki ben göğüs ve dudaklarından kalçalarına zaman ayırabilirim.peki önemi var mı?boşver.yalnızca bana biraz daha zaman ver. biraz daha görüşebilmek gibi mesela.ve sakın kırmızı makyaj yapma.senden istediğim son bir şey var.birazcık ruj.evet çok değil birazcık.dudaklarından olsun mümkünse.oturup duralım.hafif çello tınılarının , dümdüz ve isteksiz çello tınılarının okşamasına izin verelim bizi.etraf karanlık oldukça pek bi sorun yok zannedersem aramızda.ve çekingen ellerimiz.hadi benimkisinin sebebini biliyorumda.sen bu kadar namuslu olmak zorunda mısın? nedir bu kendine söylediğin.Hangi cümle ? Hangisi itiyor seni buna ? Barış bir yalandı güzelim. En başından beri barış gördüğüm en büyük yalandı güzelim.
  Küçükken güzelim. Küçükken anlatılan hikayeler miydi ? Küçükken anlatılan mükemmel masallar mıydı güzelim ? Seni böyle güzel ve düzgün görünmeye iten . Beni yanında olabildiğimce dahada çok beyaz atlı prense benzemeye iten. Ah merhabalar güzelim. Nasılsın bu akşam ? Biraz daha şarap ? Elbet tabiki. Hiç sorun değil. Nerden geldi ki tüm bu kibar ve düzgün cümleler ?
  Küçükken güzelim. Küçükken anlatılan mükemmel hikayeler miydi ? Küçükken anlatılan iyinin beyaz olduğu ve elmayı yediği masallar mıydı güzelim ? Yeme o elmayı pamukprenses ! Oysa bir sokak çocuğu alabildiğine esmer , banyosuz, pamıh prenses demişti bir kere , daha sıcaktı , daha gerçek. Ensesine vurmuştum hafifçe gülerken. Sevmiştim ama vurmuştum. Barış güzelim. Barış en başından beri duyduğum en aptalca şeydi.
  Dere. İşte yine dere. Ne kadarda puslu bir sarısı var. Ne güzel ve hiçbir zaman beceremeyeceğim kadar mükemmel bir müzik dereninkisi. Hiç bir zaman elde edemeyeceğin kadar güzel bir çıplaklık. Neden elbislerimiz var ki. Çıplakken herkesin seni daha çok seviceğine eminim.
  Derenin bir şarkısı var 
  Huzur
  Ben ıslık çalıyorum
  Özlem
  Senin sesin gırtlağında gidip geliyor
  Tutku
  İkimizin sesi aynı anda aynı yerde
  Hayat
  Ve seslerimizden bir çocuk doğuyor.
  
  Çimenlere yatıyorum. Çimenlere yattığımı düşünüyorum. Güzel. Sende belki çimenlere yattığını düşünüyorsun. Belki aynı çimenler değiller ama olsun. Benim çimenlerimin etrafında pek bir şey yok. Bir ağaç , bir dere , biraz tütün, bir kaç papatya birde ben. Seninkilerin etrafında belki saraylar var bilemem. Belki soytarılar var bilemem. Benim çimenlerime en fazla biraz ekmek kokusu yayılıyor uzak bir ülkeden. İki kişi , birisi bölüyor ekmeği. Kokusunu herkesle paylaşmaya razılar. Senin çimenlerine ise belki bir prens geliyor uzak bir ülkeden.Seni kimseyle paylaşmak istemeyen. Sende onu. Ben olmak isterdim gelen ama prens olmayı kabul etmiyorum işte.Olsun varsın. Ne de olsa çıplak ölüyoruz. Yavaş nefes alıyoruz ve çıplak ölüyoruz. Prens, sen ve ben ...

Hiç yorum yok: